Sözünde Durmak Reviewed by Momizat on . Sözünde durmak, övülmeye değer bir özelliktir. Nebi ve Resüllerin ahlâkındandır. Bunun zıddı, (sözünü yerine getirmemek) yerilmiştir. Bu ise et-Tevbe Sûresi’nde Sözünde durmak, övülmeye değer bir özelliktir. Nebi ve Resüllerin ahlâkındandır. Bunun zıddı, (sözünü yerine getirmemek) yerilmiştir. Bu ise et-Tevbe Sûresi’nde Rating:
Buradasınız: Ana Sayfa » İslam » Her Güne 1 Ders » Sözünde Durmak

Sözünde Durmak

sozunde-durmakSözünde durmak, övülmeye değer bir özelliktir. Nebi ve Resüllerin ahlâkındandır. Bunun zıddı, (sözünü yerine getirmemek) yerilmiştir. Bu ise et-Tevbe Sûresi’nde (75-78. âyetler) geçtiği üzere fâsık ve münafıkların huylarındandır.

Yüce Allah peygamberi İsmail (a.s)’dan övgüyle söz ederek onu sözünde durmakla nitelendirmiştir. Bunun nasıl olduğu hususunda farklı görüşler vardır. Bir açıklamaya göre o boğazlanmaya sabredeceğine dair söz vermiş ve onun yerine fidye olarak koç getirilinceye kadar buna sabretmiştir.

Bu, kurban edilmesi istenenin İsmail (a.s) olduğu görüşünde olanların açıklamasıdır.

Bir diğer açıklamaya göre o, birisine bir yerde karşılaşmak üzere söz vermişti. İsmail (a.s) geldi ve sözleştiği adamı bir gün bir gece bekledi. Ertesi gün adam geldi ve Ona: “Dünden beri burada seni bekliyorum.” dedi. Bir diğer görüşe göre onu orada üç gün beklemiştir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de peygamber olarak gönderilmeden önce aynısını yapmıştır. Bunu en-Nekkaş zikrettiği gibi Tirmizî ve başkaları da Abdullah b. Ebi’t-Hamsâ’dan rivayet etmişlerdir. Buna göre Abdullah dedi ki: Ben peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile peygamber olarak gönderilmeden önce bir alış-veriş yaptım. Bende bir miktar alacağı kaldı. Ona bu alacağını, bulunduğu yere getirip kendisine vereceğime dair söz verdim, fakat unuttum. Üç gün sonra verdiğim sözü hatırladım. Geldiğimde bir de ne göreyim, hâlâ yerinde duruyor. Bana şöyle dedi: “Ey genç adam! Gerçekten beni zora koştun. Üç günden beri ben burada seni bekliyorum.” Ebu Davud’un lafzı ile rivayet bu şekildedir.1

Yezid er-Rukaşî’nin dediğine göre; İsmail (a.s) sözleştiği o kimseyi yirmi iki gün beklemiştir. Bunu da el-Maverdî nakletmektedir. İbn Selâm’m kitabında onu bir sene beklediği zikredilmektedir. ez-Zemahşeri de bunu İbn Abbas’dan şöylece nakletmektedir: O, arkadaşına bir yerde bekleyeceğine dair söz vermiş ve onu bîr yıl beklemiş.

el-Kuşeyrî de bunu zikretmiş ve şöyle demiştir: Cibril (a.s) ona gelip şu sözleri söyleyinceye kadar bir sene süreyle yerinden aynlmadı: Sana geri dönünceye kadar oturup kendisini beklemeni söyleyen o tacir, İblis’tir. Artık sen burada kalma; çünkü o buna değmez. Bu ise oldukça uzak bir .ihtimaldir ve sahih değildir.

Şöyle de açıklanmıştır: İsmail ne söz vermişse mutlaka onu tastamam yerine getirmiştir. Bu ise sahih bir açıklamadır, âyetin zahiri de bunu gerektirmektedir. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.

 

Söz Vermenin Önemi:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Söz vermek bir borçtur.”2 buyruğu bu kabildendir. Bir rivayette de: “Mü’minin vaadi vacibtir;” yani mü’minlerin ahlakında, verilen sözün yerine getirilmesi vacibtir, denilmektedir.

Ancak biz şunu söylüyoruz: Bu, farz anlamıyla vacib değildir. Çünkü Ebu Ömer (İbn Abdi’l-Berr)’in naklettiğine göre ilim adamları icma ile şunu kabul etmişlerdir: Bir kimse, birisine belli bir miktar mal vermeye söz verse, o kimse diğer alacaklılar arasında (onlar gibi) bir hak sahibi olarak görülmez. Bundan dolayı biz şöyle deriz: Böyle bir söze bağlı kalmak, güzel ve İnsanî bir gerekliliktir. Ancak mahkemede hâkim tarafından bunun gereğince hüküm verilmez. Araplar sözde durmakla övünür ve över, sözde durmamayı ve ahdi bozmayı da yererler. Diğer ümmetler de böyledir. Şu beyiti söyleyen şair ne güzel söylemiş:

“Hür bir kişi, bir arkadaşa ihtiyacını görmek üzere ‘evet’ diyecek olursa,
 Onu yerine getirir; çünkü hür kimse verdiği sözün teminatıdır.”

Sözünde duranın övülmeye, teşekküre layık olduğu, sözünde durmamanın da yerilmeyi hak ettiği hususunda görüş ayrılığı yoktur. Yüce Allah da sözünde duranı ve adaklarının gereğini yerine getireni övmüştür, övgü olarak bu yeter. Buna muhalefet edene de bu kadar yergi yeter. 3

İmam Kurtûbi

 

1- Ebû Dâvûd, Edeb, 82.
2- el-Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, 4/166; -Senedinde zayıf ravi bulunduğu kaydıyla-
3- İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruc Yayınları, 11/215-216.

Yazar hakkinda

Web Master

Teknoloji meraklısı, dinini gerektiği gibi yaşamaya ve insanlara elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışan bir kul.

Kayıtlı içerikler : 178

Yorum yaz

 

© 2008 - 2016 Yusuf BAHAR - Kaynak gösterilerek alıntı yapmaya açıktır. Bilginin borcu, onu paylaşmaktır. Umarım ki bu vesileyle bir hayır duası ola, o da inşeAllah bizi kurtara.

Scroll to top
Ücretsiz Hizmetler