Fatiha Suresindeki Teşrii Hikmetler Reviewed by Momizat on . Bu yazıyı okumadan önce Fatiha suresinin mealini okumanızı tavsiye ederim. İnsan, Fatiha suresinin karşısında korkan bir kulun aczini hatalarını itiraf ederek d Bu yazıyı okumadan önce Fatiha suresinin mealini okumanızı tavsiye ederim. İnsan, Fatiha suresinin karşısında korkan bir kulun aczini hatalarını itiraf ederek d Rating:
Buradasınız: Ana Sayfa » İslam » Her Güne 1 Ders » Fatiha Suresindeki Teşrii Hikmetler

Fatiha Suresindeki Teşrii Hikmetler

  • Bu yazıyı okumadan önce Fatiha suresinin mealini okumanızı tavsiye ederim.

İnsan, Fatiha suresinin karşısında korkan bir kulun aczini hatalarını itiraf ederek durduğu gibi durur. Bu sure, Allah celle celaluhu tarafından indirilen bir vahiy ve âlemlerin rabbi olan Cenab-ı Hakkın bir kelamıdır.

Allah celle celaluhu kelamındaki derin sırları idrak edebilmek ve kavrayabilmek, insanın kısa aklının çok üstündedir. Hatta insana ne kadar belagat, zeka ve derin bilgi verilirse verilsin yine de O’ndaki incelikleri tam anlamıyla kavraması mümkün değildir.

İnsan, Kur’an’ın güzelliğini yüksek manalarını ve arasındaki uyumun inceliklerini düşündüğü zaman, değil onun benzerinin, ayetlerinden her hangi birinin mislinin dahi getirilemeyeceğini anlar.

Bu mübarek sure, kısa ve veciz olduğu gibi Kur’an’ın bütün, manalarını ve temel maksatlarını ihtiva eder. Dinin aslının ve füru’larının kapsayıcısıdır. Öyleki akideyi, ibadeti, teşri’yi, hesap ve ceza gününe inanmayı, Allah celle celaluhu’nun sıfatlarına imanı, doğru yola kavuşmanın yalnız O’ndan bekleneceği, imanda sabit kalmanın O’ndan niyaz edileceği, Salihlerin yolundan gitmeyi, sapıkların ve gazaba uğrayanların yolundan kaçınmayı ve diğer hedef ve maksatları ihtiva eder.

Allâme Kurtubi de konuyla ilgili olarak: “Fatiha suresinin “büyük Kur’an” olarak isimlendirilmesi, Kur’an’ın ihtiva ettiği tüm ilimleri kapsadığından dolayıdır. Çünkü Cenab-ı Hakkı cemal ve kemal sıfatlarıyla tavsifi, ibadetle emretmeyi ve onda ihlâslı olmayı, ibadet yapabilmeyi ve aczini itirafı ancak Cenab-ı Hakkın yardımıyla yapabilmeyi, bozucu ve sapıkların hallerinin bildirilmesindeki kifayeti ve inkar edenlerin sonlarının beyanını ihtiva eder. Bu muhteva da Kur’an’ın kapsadığı tüm mevzuların özü ve hülasasıdır.” 1 demektedir.

Şeyh Hasan el-Benna, tefsir ilmine giriş isimli kıymetli risalesinde: “Şüphesiz her kim Fatiha suresini derin bir şekilde tefekkür ettiği, özellikle namazda düşündüğü zaman onda hemen alınıp kabul edilmesi lazım gelenkalbi aydınlatıcı mevzular görür. Arkasından rahmeti her şeyde bütün tazelik ve açıklığıyla tazahür eder Allah celle celaluhu’nun ismiyle okumaya başlar. Kendisiyle yaratıcısı arasındaki belirleyici bağın her şeyi kapsayan rahmetinden doğduğunu bilir. Bu bilgi onda yerleştiği zaman onun lisanı, hemen Rahim ve Rahman olan Allah celle celaluhu’ya hamdeder. Bu hamdediş ona, Allah celle celaluhu’nun nimetlerinin çokluğunu, yaratıcılığının büyüklüğünü, yarattığı varlıklardan bir şey beklemediği ve korkmadığı sadece verdiği nimetlerle halketmesinin O’nun fazl ve rahmetinden olduğunu hatırlatır. Bu hatırlama, Allah celle celaluhu’nu Rahman ve Rahim sıfatlarını kulun ikince kez anmasına vesile olur. Cenab-ı Hakkın fazlından sonra hesap gününü hatırlatması, O’nun Rahman (esirgeyici) olduğu kadar adalet sahibi olduğunu da göstermektedir. Bu da Cenab-ı Allah’ın celle celaluhu büyüklüğündendir.

Sonsuz ve yenilenen nimetlerin sahibi olan Allah celle celaluhu, kullarını din günü olan kıyamet günü [O, öyle bir gündür ki hiçbir kimse kimseye, hiçbir şeyle fayda vermeye muktedir olamayacaktır. O gün emir (yalnız) Allah’ındır. (İnfitar: 19)] hesaba çekerek yargılayacaktır. Allah celle celaluhu tarafından yaratılan kulların, rahmeti isteyebilmeleri, O’nun adalet ve hesabından korkmaları ile olur. Bu idrak içerisinde bulunan kul, hayrı arama ve kurtuluş yollarına bakma ile mükellef olduğunu bilir. Onun en düzgün yola ve istikamete kavuşturacak birine şiddetle ihtiyacı vardır. Bu kişi de onu yaratan efendisinden başkası olamaz. Öyleyse kul Cenab-ı Allah’a emniyetle sığınmalıdır. Zaten Allah celle celaluhu’nun “Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz.” ayetiyle kul, O’na hitap edecek ve O’nun fazlından doğru yola “nimet verdiklerinin yoluna” Hakkı bilip Hakka uyarak gidebilmeyi, nimet verildikten sonra alınan ile ihtidadan sonra dalâlete dönerek “gazaba uğrayanların” ve haktan sapıp dönmeyi arzu etmeyen “sapıkların” haline düşmemeyi Allah celle celaluhu’dan isteyecektir. Amin (Allah’ım, duamızı kabul et.)

Şüphe yok ki “âmin” kelimesi, son derece güzel bir sonu ifade eder. Fatiha’nın muhtevasındaki ince ve derin duygularla Allah celle celaluhu’ya yönelen kişinin “öyle olsun, kabul et” anlamını taşıyan “âmin” kelimesini kullanmasından daha güzel bir söz olamaz.

Bu mübarek surenin yüksek manalarını ifade eden kelimeler ve cümleler arasındaki uyum ile bir tek üslupla gelişini daha güzel ifade eden bir ikinci sureyi göremezsin. Öyle ki sen, Fatiha’nın manalarını ihtiva eden o güzel atmosfer içinde “Namazı benimle kulum arasında ikiye ayırdım. Kulum dilediğini benden isteyebilir.” Hadis-i Kudsîsini hatırla. Namazda huşû ile O’na karşı zaif, aciz olduğunu tecvid kurallarını uygulayarak normal bir sesle okuyup düşün. Zira bu, Kur’an’ın anlaşılmasına yardımcı olur. Kalp için, huşû ile tefekkür edilerek okunan Kur’an’dan daha faydalı bir şey olamaz.” 2 demektedir. 3


 

1) Kurtubi, Tefsir, C.1.
2) Şeyh Hasan el-Benna, Tefsir ilmine giriş.
3) Muhammed Ali Sabuni, Ahkâm Tefsiri, Şamil Yayınları 1/44-46.

Muhammed Ali Sabûnî

Yazar hakkinda

Web Master

Teknoloji meraklısı, dinini gerektiği gibi yaşamaya ve insanlara elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışan bir kul.

Kayıtlı içerikler : 178

Yorum yaz

 

© 2008 - 2016 Yusuf BAHAR - Kaynak gösterilerek alıntı yapmaya açıktır. Bilginin borcu, onu paylaşmaktır. Umarım ki bu vesileyle bir hayır duası ola, o da inşeAllah bizi kurtara.

Scroll to top
Ücretsiz Hizmetler